23 Kasım 2013 Cumartesi

Üstümüzde emeği geçenlere

Yarın 24 Kasım öğretmenler günü benim ve benim gibi pek çok arkadaşımın da yarın sınavı var. Hepimizin amacı bi an önce mezun olmak,bitmek bilmeyen sınavlara tekrar girip öğretmen olabilmek.Maalesef sınavla geldiğiniz üniversiteden belli bir eğitimi alıp mezun olmuş olmanız devleti tatmin etmiyor çünkü un eler gibi adam elemeyi sistem haline getirmiş bir çarkta yaşıyoruz. Bugüne kadar üzerimde ne kadar emeği geçmiş olan öğretmenim ve benim gibi öğretmen olma yolunda giden arkadaşlarım varsa hepimizin öğretmenler günü kutlu olsun  :) 
  
Not: öğretmenler genelde öğrencilerinin bir gülüşüyle bile mutlu olabilir denilir o yüzden bugünkü gibi gazlı, sulu, tomalı büyük teçhizatlara(!) gerek yoktu sevgili başımızdaki büyükler.

14 Kasım 2013 Perşembe

Birine güvenebilmenin cesareti; Seni seviyorum


Pencerenizin açıldığı kadar gökyüzüdür içinize dolan, güldüğünüz kadar mutlu olursunuz, sevdiğiniz kadar yara alır mısınız bilmiyorum ama güvendiğiniz kadar sevebilirsiniz. Şu saçma sapan dünyada her şeyin başıdır ‘’güven’’. Olmazsa yer bitirir adamı olursa da bal kaymaktır.

 Birine güvenebilmenin verdiği cesareti bir de delicesine sevmek verir insana ki ikisi aynı kapıya çıkıyor bence. Birine güvenmek; o gelir, o halleder, o beni kurtarır, o benim yanımda olur düştüğümde yanıma gelir elinden bir şey gelmese de oturur benle beraber ağlar ya da beraber güleriz düştüğümüz yerde diyebilmek dünyanın en güzel duygusu belki de.

Düştüğümüzü, boğulduğumuzu ,derdimizi ,kederimizi biz söylemeden anlayan elini uzatan, sevgisiyle, güveniyle içimizde yer eden ne kadar insan varsa Jehan Barbur’dan gelsin sevgili gecenin bu saatinde benim zırvalamalarıma maruz kalanlar, iyi geceler.

13 Kasım 2013 Çarşamba

Kardeşimden; O sahil o ev o ada

Şu hayatta aile gibi koşulsuz şartsız iyiliğimi düşünen insanlardan Yasemin bir diğer deyişle ekürim yılların dostluğu, kardeşliği... Çoğu zaman benim sevincime benden çok sevinen, üzüntümü en dibine kadar yaşayan, başarımı kendi başarısı gibi sahiplenen öyle sevinçle anlatan, yeri geldiğinde de başarısızlıklarıma ortak olan benle beraber yapmadığı şeylerin azarını yiyen bir insan benim canım ciğerim, kız kardeşim. Bugün onun içinden bir kaç satır bir şeyler yazmak gelmiş çok da güzel yazmış belki siz de okuyup kaybettiklerinizi sorgularsınız olmaz mı ?

Ssanırım gerçek sevgiyi hiçbir zaman ayırt edemeyeceğim. Gerçekten bir şey hissediyor muyum yoksa rol mü yapıyorum ben bile farkına varmıyorum? Birine tutunma ihtiyacında mıyım, yoksa kaçtığı için kovalıyor muyum sadece? Her şey bir buket orkide içindi. Beş yıl sonra nerede olacağımı merak ettim yine kendi kendime. Dert edindim sanki kendime durup dururken. Bazen de derin bir mutluluk. Gerçek duygularımı fazla derine itmişim. Ben bile bulup çıkaramıyorum. Kim bilir neredeler artık? Hangi deniz kenarında? Hangi adada? Özlediğim hangi şehirde ya da kasabada?


Böyle demiş Yasemin ve belki de pek çoğumuzun farkında bile olmadığı bir gerçeği ortaya dökmüş. O zaman şimdi kaybettiklerimize, nerde olduklarını bilmediğimiz duygularımıza, artık uzakta bir yerde fotoğraflarda kalan anılarımıza gelsin bu şarkı, kim bilir belki de kaybettiğimiz her şey orada öylece duruyordur.

12 Kasım 2013 Salı

Kendine yeni bir sen mi lazım??

Yapmayacağımız kararlar almaktan zevk duyuyoruz insanoğlu olarak, hatta bi nevi hobimiz bile sayılabilir bu.Her yeni yılda yeni kararlar alıyoruz,kendimize yeni sınırlar çiziyoruz,radikal değişiklikler yapmak istiyoruz ama yapamıyoruz bunlar sadece lafta kalıyor.Her dönem sonunda ''bir dahaki dönem çok çalışıcam'' demek gibi bir şey, hiç bir zaman daha çok çalışmazsınız.Ben mesela küçükken hep bi dahaki matematik sınavına çok çalışıcam der çalışmazdım.Büyüdükçe farklılaştı kendime verdiğim sözler ama çoğunlukla sonuç değişmedi.
Sonuç değişmez çünkü insan en çok kendine verdiği sözlerden vazgeçer, en kolay onları çıkarır gözünden böylelikle mütemati bi kısır döngüye düşer; her yılbaşında ''kendime yeni bir ben lazım''lar, her sınav döneminde ''daha çok çalışıcamlar'',her ayrılıktan sonra '' bi daha aldanmayacağımlar'' falanlar filanlar falanlar. Hadi şimdi bütün ''kendime yeni bir ben lazım''cılar hepinize iyi geceler :)

5 Kasım 2013 Salı

Bizi Ayakta Tutan Küçük Alışkanlıklar


Bizi ayakta tutan küçük alışkanlıklar çoğu zaman. Her  akşamüstü içilen bir kahve mesela, duymaya alışkın olduğumuz bir dostun sesi ya da her gün eve dönerken uğradığımız market, yaptığımız yemekler, soluduğumuz hava, konuştuğumuz insanlar, şikayet ettiğimiz okul-iş. Farkında olmadan alışkanlık haline gelen günlük hayatımız.

Her sabah gözünü açıp çayın suyunu koyuyorsun ya da aceleyle sokağa atıyorsun kendini işe gidiyorsun okula gidiyorsun, erken uyanmaya söyleniyorsun geç kalmaya sövüyorsun, birilerine kızıyorsun, birilerini seviyorsun günü bir şekilde geçiriyorsun hep yaptığın şeylerle akşam oluyor eve geliyorsun yemek yapıyorsun biraz şanslıysan yemek hazır oluyor daha da şanslıysan bulaşıkları makineye koyuyorsun sonra dön dolaş tv izle arkasından uykun gelirse yat ve yatakta dönüp dur kafandaki düşüncelerle ve bu sefer de düşündüklerinle kavga et . Ama bunlardan biri çıksa hayatından olmaz, düzen kaçar sen sen olmaktan çıkarsın alıştığın düzenini ararsın gün gelir şikayet ettiğin şeyi bile özlersin işte tam da burada yine bir şarkı girer devreye Müslüm baba der ki; bu sabah yalnız uyandım sensiz olmaz, biraz telaşlı biraz üzgün sensiz olmaz…
 

O yüzden hayatınızda sizi ayakta tutan hangi alışkanlıksa seve seve söve söve yaşamaya devam edin çoğu zaman rutininiz değildir o sizi siz yapan şeydir, yanında bir de kahve(bira da olabilir izin verdim) için bir şarkı açın yolunuza devam edin.